Jeg skal legge på telefonrøret og vise disse menneskene det dere ikke vil de skal se.
Bu telefonu kapatacağım. Ve o insanlara görmelerini istemediğiniz şeyleri göstereceğim.
Sikkert at du ikke vil ha noe?
Bir şey istemediğine emin misin? Evet.
Sikkert at du ikke vil gjøre det?
Yapmak istemediğinden emin misin? - Hayır, böyle iyiyim.
Jeg forstår det hvis du ikke vil...
Eğer... Yani istemezsen cidden sorun değil.
Sikkert at du ikke vil komme inn?
İçeri girmeyeceğine emin misin? - Kalsın.
Hva er i rapporten som Harry ikke vil at jeg skal se?
Harry'nin o raporda görmemi istemediği şey neydi?
Er du sikker på at du ikke vil bli?
Kalmak istemediğinden emin misin? - Hayır. Daha başlamadı ki.
Sikker på at du ikke vil ha bilen?
Arabayı istemiyor musun? - Sıra sende.
En de ikke vil vi skal høre.
Hem de duymamızı istemedikleri bir ses kaydı.
Kommer du ikke, vil jeg drepe hver mann, hver kvinne, hvert barn som prøver å skjule deg for meg.
Bunu yapmayacak olursan seni benden saklamaya çalışan her erkeği, kadını.....ve çocuğu öldüreceğim.
Sikker på at du ikke vil ha litt?
Bundan istemediğine emin misin? - Hayır.
Etter som du ikke vil betale et øre for negeren så har du vel ikke noe imot at jeg behandler ham på min måte?
Bu gâriban için 5 kuruş ödemeyeceğinze göre bu zenciye istediğim gibi davranmamda bir sorun yoktur herhalde?
Sikker på at du ikke vil overnatte?
Geceyi burada geçirmek istemediğinden emin misin?
Er du sikker på at du ikke vil på sykehuset?
Peki. - Hastaneye gitmek istemediğinden emin misin? - Evet.
Når du har fått dens lojalitet, er det ingenting en drage ikke vil gjøre for deg.
Bir kere güvenini kazandıktan sonra... bir ejderhanın senin için yapmayacağı şey yoktur.
Er du sikker på at du ikke vil bli med?
Hey, Emin misin gelmek istemiyor musun?
Du trenger ikke om du ikke vil.
Yani, yapmak istemiyorsan senin görevin değil.
Sikker på at du ikke vil ha en kopp te?
Bir bardak çay istemediğine emin misin?
Salige er I når menneskene hater eder, og når de ikke vil vite av eder, og spotter eder og kaster eders navn fra sig som noget ondt, for Menneskesønnens skyld.
İnsanoğluna bağlılığınız yüzünden İnsanlar sizden nefret ettikleri, Sizi toplum dışı edip aşağıladıkları Ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zaman Ne mutlu size!
Den som tror på Sønnen, har evig liv; men den som ikke vil tro på Sønnen, skal ikke se livet, men Guds vrede blir over ham.
Oğul'a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul'un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Tanrı'nın gazabı böylesinin üzerinde kalır.
Sannelig, sannelig sier jeg dig: Da du var yngre, bandt du selv op om dig og gikk dit du vilde; men når du er blitt gammel, skal du rekke ut dine hender, og en annen skal binde op om dig og føre dig dit du ikke vil.
‹‹Sana doğrusunu söyleyeyim, gençliğinde kendi kuşağını kendin bağlar, istediğin yere giderdin. Ama yaşlanınca ellerini uzatacaksın, başkası seni bağlayacak ve istemediğin yere götürecek.››
Men gjør jeg det som jeg ikke vil, da vidner jeg jo med loven at den er god;
Ama istemediğimi yaparsam, Yasanın iyi olduğunu kabul etmiş olurum.
for jeg gjør ikke det gode som jeg vil, men det onde som jeg ikke vil, det gjør jeg.
İstediğim iyi şeyi yapmıyorum, istemediğim kötü şeyi yapıyorum.
Men gjør jeg det som jeg ikke vil, da er det ikke mere jeg som gjør det, men synden, som bor i mig.
İstemediğimi yapıyorsam, bunu yapan artık ben değil, içimde yaşayan günahtır.
for da vi var hos eder, bød vi eder jo og dette at hvis nogen ikke vil arbeide, skal han heller ikke ete.
Hatta sizinle birlikteyken şu buyruğu vermiştik: ‹‹Çalışmak istemeyen yemek de yemesin!››
1.4768929481506s
Last ned vår ordspillapp gratis!
Koble bokstaver, oppdag ord og utfordre hjernen din på hvert nye nivå. Klar for eventyret?
Bir şey yemek istemediğinden emin misin? 